Büyüme Hormonu Bozukluğunun Zararları
Son yıllarda, büyüme bozuklukları alanı, fetüslerin, yeni doğanların, çocukluk ve yetişkinlerin sağlığı ve gelişimi üzerindeki zararlı potansiyelinin daha belirleyici işaretlerle birlikte daha da gelişmiştir. Kısaca, büyüme hormonu eksikliği (GHD) ve fetal büyüme kısıtlaması (intrauterin büyüme kısıtlaması (IUGR)) dahil olmak üzere büyüme bozuklukları üzerine etkileri kapsamaktadır. Bu hormonların daha sonra farklı biyolojik sistemler üzerindeki etkilerini bilmek bu hastalıkların yönetilebilmesi açısından değerli bilgiler sunar.
GHD’nin Zararlı Etkileri
GH ve insülin-büyüme faktörü-1’in (IGF-1) sayısız etkisi, bebeklerin, bireyin sağlığı ve gelişiminde önemli bir rol oynar. Gelişim sırasında bu eksendeki / GHD’deki bozukluk, kilo bozukluğu ve gelişimsel bozulma gibi çeşitli komplikasyonlara neden olur. Sistemik bir BHE, postnatal erken dönemde aşırı duyarlılığa (mekanik ve termal) neden olabilir. Ayrıca, GHD kemiklerdeki mineralleri azaltabilir ve yetişkinlerde kemik kırılma riskini artırabilir. GHD’nin zararlı eylemleri, hipopituitarizmin varlığında pekiştirilir.
GHD ve Karaciğer
Karaciğer, GH’nin eylemlerinin gerçekleştiği önemli bir organdır. Örneğin, karaciğere özgü knockout’lu farelerde kritik GH sinyal yollarının kaybı, bu hayvanların ortak bir hepatik steatoz fenotipini paylaşmasına yol açar, bu da GH’nin hepatik trigliserit metabolizmasında önemli bir fizyolojik rol oynadığını gösterir. Steatoz, GH uygulamasıyla düzeltilebilen hepatik dejenerasyona yol açar. Erişkin GHD hastalarında yüksek bir karaciğer disfonksiyon prevalansı bildirilmiştir, GH-replasman tedavisi bu hastalarda serum karaciğer enzim konsantrasyonlarını önemli ölçüde azaltmış ve yağlı karaciğerlerindeki histolojik değişiklikleri iyileştirmiştir. Çocuklarda klinik raporlar, tedavi edilmemiş GHD ile GH replasman tedavisinden sonra düzelen karaciğer steatozu arasındaki aynı ilişkiyi göstermiştir.
Büyüme Hormonu Bozukluğunun Zararları
GH’nin karaciğer onarımı üzerindeki bu etkileri ilginçtir, çünkü karaciğer kendi rejenerasyon faktörünü üretir. Sıçanlarda yapılan araştırmalarda ilk önce % 70 hepatektomize sıçanların serumlarında yetişkin sıçan hepatositlerinin bir mitojeni olarak tanımlanan hepatosit büyüme faktörü (HGF) üretilmiştir. Gen yıkım teknikleri, Anti-HGF antikoru veya c-Met kullanan hayvan çalışmalarında HGF’nin hem endokrin hem de parakrin etkilerinin sırasıyla % 70 hepatektomiden sonra karaciğer büyümesinde ve hepatitten iyileşmede rol oynadığını ortaya çıkarmıştır. Karaciğer üretimine ve güçlü karaciğer rejeneratif özelliklerine rağmen, hipofizektomili sıçanlarda, hepatik HGF gen ekspresyonunun ve DNA sentezinin kısmi hepatektomiye yanıtlarının GH ile tedavi ile hızlandığı bulunmuştur. GH’nin HGF’nin transkripsiyonunu uyardığı veya kolaylaştırdığı bilinmemektedir, ancak GH’nin kısmi hepatektomiye tabi tutulan hipofizektomili sıçanların karaciğerinde eksprese edildiğini, bu GH’nin doğrudan veya HGF indüksiyonu yoluyla hepatik rejenerasyonu teşvik ettiği bulunmuştur.
Bu çalışmada, RsaI kısıtlama enzimi ile elde edilen ürünlerin analizi, hepatik GH’nin, hipofiz sıçan GH’sinden elde edilen bantlarla aynı, beklenen moleküler ağırlık pozisyonunda iki banda orijin verdiğini göstermiştir. Bu verilerden, bu organda önemli metabolik işlevler oynamanın yanı sıra, karaciğerin yüksek derecede yenilenme kabiliyetine katkıda bulunan veya bunu belirleyen hepatik bir GH ekspresyonu olduğu açıktır. GHD hastalarında testis durumunda önerildiği gibi, tedavi edilmemiş GHD insanlarda hepatik GH ekspresyonunun var olup olmadığını araştırılmalıdır. Her durumda, GH-replasman tedavisi, alkolik olmayan karaciğer steatozunda ve belki de diğer karaciğer hastalıklarında önemli bir onarıcı işlev görür.
Normal bir karaciğerde GH ekspresyonu vardır, ancak bu organın kendi rejenerasyon faktörü vardır. Tedavi edilmeyen GHD, alkolik olmayan karaciğer steatozuna (sağda) maruz kalabilir ve karaciğer enzimlerinin (transaminazlar) plazma seviyelerinde artış gösterir. GH tedavisi hasarlı karaciğeri kurtarır ve plazma karaciğer enzimleri normal seviyelere geri döner. Tedavi edilmeyen GHD hastaları, GH ve HGF’nin karaciğer ekspresyonuna rağmen sağlıklı bir karaciğeri kurtaramazlar, ancak GH tedavisi hasarlı karaciğerin rejenerasyonuna yol açar. Ve bu rejenerasyonun GH uygulaması, HGF’nin hepatik ekspresyonu veya GH’nin karaciğer üzerindeki doğrudan etkisinden kaynaklanıyor olabilir.
GHD ve Yağ Dokusu
GH, lipolitik bir hormon olarak tanımlanır. Tedavi edilmeyen BHH’li çocuklar ve yetişkinler genellikle yağ kütlesinde, tercihen viseral yağda bir artış gösterirler. Bu GH’nin, lipoliz üzerinde anahtar rol oynayan bir enzim olan hormona duyarlı lipazın aktivitesini artırarak ve insülinin hormon üzerindeki inhibe edici etkisini azaltarak yağ dokusunda lipit depolanmasını inhibe ettiği gerçeğine atfedilmiştir. Hassas lipaz aktivitesi, adiponektin gibi belirli adipokinlerin salgılanmasındaki pozitif değişikliklere rağmen, GHD durumlarında artan adipozite aracıları olarak da ileri sürülmüştür. Yağ dokusu, otokrin, parakrin ve endokrin etkileri uygulayan çeşitli hormonlar ve sitokinler üreten endokrin bir organdır. Bu hormonlardan ikisi, leptin ve adiponektin, organizmada çok önemli roller oynar. Örneğin leptin, gıda alımına yanıt olarak adipositlerden salınan tokluk hormonudur ve toplam yağ kütlesi ile ilişkilidir.
Karadeniz’in dağı, taşı, ormanı, denizi bir cennet güzelliği...
Profesör Doktor Nihat Hatipoğlu dini programlar yapan, İslam...
Beylikdüzü Şehirler Arası Nakliyat firması Hünkar Nakliyat o...
Tırnak kırılmasına ne iyi gelir? Sizin de tırnaklarınız çok ...
Survivor Nefise aslen Balıkesir ilinde dünyaya gelmiştir. Ün...
Eski bir çin yaşam tarzı olan Feng Shui hakkında ayrıntılı b...
Yeni yılın gelmesine haftalar kala sevdiklerinize yeni yıl m...
Gri su herhangi bir tuvalet deşarjı ile kirlenmemiş ancak ar...
İnsan vücudunda bulunan kasların yanı sıra hormonlar ve enzi...
Son günlerde 18 günlük tatil haberleri dolaşmaya başladı. Öz...
Bayanlar ilişkilerinde daha karmaşık gibi görünsede, erkekle...
Oruç ibadetini yerine getirmek isteyen hamileler ile emziren...
Ülkemizde de güzel birçok yer elbette bulunmaktadır. Ancak d...
İnsan vücudunun yaklaşık % 60’ı sudan oluşur. Su, vücudun dü...
Günümüzde artık kozmetik ürünü olarak da tercih edilen Hindi...